Güneş enerjisiyle çalışan tek kişilik uçakla dünyanın çevresini dolaşmayı hedefleyen İsviçreli pilot Andre Borschberg, Abu Dabi’den başladığı rekor denemesinin ilk ayağını tamamladı.
Dünya Turunun 10 Etabına başlayan uçak, kalkışından 16 saat sonra Arizona Eyaleti’ndeki Phoenix kentine ineren, Dünya Turu’nun 10.Etabını başarıyla tamamladı.
Cnet‘teki habere göre, 1113 kilometre boyunca süren uçuşta, uçağı 9.etap pilotuBertrand Piccard’dan devralan Andre Borshberg görev aldı.
Yakıtsız Uçak Güneş Enerjisi İle Uçuyor
Herhangi bir uçak yakıtı türevine ihtiyaç duymadan uçabilen Solar Impulse 2,ayrıca güneş enerjisini bünyesinde depolayarak 12 saati süren uçuşları sonrasında gece vaktinde de uçabiliyor.
2.3 ton ağırlığında olan uçağın, 72 metre genişliğindeki iki kanadında 17 bin 248 adet güneş hücresi bulunuyor.
Söz konusu güneş hücreleri uçağın güneş ışığının yeterli geldiği anlarda lityum bataryalarında enerji toplamasını sağlıyor.
Dünya Turuna 5 Mart 2015 tarihinde başlayan Solar Impulse 2 sırasıyla; Abu Dabi, Umman, Hindistan, Myanmar, Çin, Japonya, Hawaii etaplarını geride bıraktı.
Solar Impulse 2 uçağı dünya turunu tamamlaması halinde, dünya çevresini uçak yakıtı olmadan, güneş enerjisi ile dolaşan ilk uçak olma unvanına sahip olacak.
Ayrıca uçağın pilotları Andre Borshberg ve Bertrand Piccard, bu anlamda güneş enerjili uçak ile dünya turunu tamamlayan ilk pilotlar olacaklar.
SOLAR IMPULSE BİR İLHAM OLABİLİR
Bütün dünya bu tür teknolojilerle dolsa da insanların eski enerji teknolojilerini kullanmakta ısrarcı olduklarını ifade eden Piccard, “Bu nedenle Solar İmpulse bir ilham olabilir. Temiz enerjinin inanılmaz hedefleri başarabileceğini, imkansızı başarabileceğini gösterebilir” dedi. Güneş enerjili uçağın belki yarın hemen kullanılmayacağını, ancak temiz enerji teknolojilerinin tümünün eski teknolojilerin yerine kullanılacağını ifade eden Piccard “Bu bugünden yapılabilir. Bunu kanıtlamak için, tüm dünyaya bunu göstermek için Solar İmpulse’ı kullanıyoruz” diye konuştu.
Havacılığı “bir rüya, dünyayı fethin bir sembolü” olarak nitelendiren Piccard, bu sektörün 20. Yüzyıl`da aya gidilmesine yol açarak dünyayı değiştirdiğini vurguladı ve şöyle devam etti:
“Bence havacılık insanlara ilham veren en güçlü şey. Eğer güneş enerjili bir araba ya da bot yapsanız kimsenin umursayacağını sanmıyorum. Ama eğer bu teknoloji ile uçarsanız insanlar, `Vavv, gökyüzünde bunu başardılar. Biz de bunu yeryüzünde gündelik yaşamımızda uygulayabiliriz` diyecekler. Mesaj bu.”
Solar Impulse’ı geliştirme fikrinin kaynağını, yenilikçi ve keşfetmeyi seven ve daima daha önce yapılmamış, denenmemiş şeyleri deneyen ailesine dayandıran Bertrand Piccard, bu konudaki çalışmalara 2002 yılında başladığını ifade etti.
NEDEN GÜNEŞ ENERJİSİ
Piccard, “Neden güneş enerjisi” sorusu üzerine yakıtsız uçuşun tek yolunun güneş enerjisi olduğunu hatırlatarak, kendilerinin de yakıttan bağımsız bir enerji kaynağı istediklerini vurguladı. Piccard, “Uçuşlarda her zaman yakıt kıtlığından korkuyorduk. Yakıt hem uçağı ağırlaştırıyor, hem de çabuk tükeniyor. Güneşten başka tüm dünyayı dolaşmamıza yardımcı olabilecek hiçbir enerji kaynağı bulamadık. Hidrojen kullanabilirdik ama o da bir yakıt. Yakıttan bağımsız bir enerji kaynağı istedik. Ve bulabildiğimiz tek olasılık güneşti” ifadesini kullandı.
RÜZGAR ENERJİSİYLE UÇULABİLİR Mİ?
Rüzgar enerjisini kullanmama gerekçesini ise rüzgar türbinlerinin uçağı çok fazla yavaşlattığı ve enerji sağlamaktan ziyade engel olduğu şeklinde açıklayan Piccard, “Rüzgar uçak için hiç verimli değil” dedi.
Solar Impulse`ın kanatları altında her biri 650 kilogramlık iki batarya bulunduğunu ve böylece gece ve gündüz uçuş yapabildiklerini belirten Piccard, bunun mümkün olabilmesi için uçağın son derece enerji verimli olması gerektiğini ifade etti. Piccard, “Eğer normal bir uçak olsa gece güneş enerjisi ile uçmak için enerji yeterli olmaz. Bizim uçağımız enerjiyi çok verimli kullanıyor, çok çok az enerji kullanıyor. Ve sadece güneş yeterli oluyor” diye konuştu.
BU UÇAK SONSUZA KADAR UÇAR AMA PİLOT UÇAMAZ
Hindistan’da, Çin’de, ABD’de ve Avrupa’da mola vereceklerini kaydeden Bertrand Piccard, “Çünkü pilotların değişmesi gerek. Uçağımız sonsuza kadar uçabilir ama pilotlar uçamaz. Ve yalnızca tek bir pilot koltuğu var” diye konuştu.
Amerikalı ve Avrupalı şirketlerin sponsorluğu sayesinde bu maceranın gerçekleştiğini ve uçağın maliyetinin 150 milyon dolar olduğunu belirten Piccard, Çinli ve Hintli şirketlerle de sponsorluk görüşmeleri yürüttüklerini ifade etti.
Piccard, yaşamımıza istediğimiz şekilde yön vermek, bir şeyler yapmak ve fark yaratmak istiyorsak alışkanlıklarımızdan, dogmalarımızdan, korkularımızdan, yani yüklerimizden kurtulmamız gerektiğini de ifade etti.