İnsan beyni asırlardır sırları tam anlamıyla çözülemeyen ve bir çok bilginin,anı,yaşam süremizce kaydedilen korku ve heyecanlarımızın saklandığı yerdir. Beyin ile alakalı olarak bilim adamları çok fazla çalışma yapmaktalar. Bilinen en etkili çalışma ise konumuzda yer alan açma kapama düğmesidir.
İlk defa, bilim insanları bir fare beyninin tüm çevresine sarılmış dev bir nöron buldu. Bu nöron beynin iki bölgesine de o kadar sıkı ve yoğun şekilde bağlı ki, bilim insanları bunun bilincin kökenine bir açıklama getirebileceğini düşünüyor. Ekip, yeni bir görüntüleme tekniği kullanarak beynin en iyi bağlantı bölgelerinden birinden, tüm beyne yayılan dev bir nöron tespit etti ve bunun, bilinçli düşünce yaratmak için beynin farklı alanlarından gelen sinyalleri kontrol ediyor olabileceğini söylediler.
Keşfedilen bu nöron, bir memelinin beyninde ilk kez tespit edilen en büyük üç nörondan biri ve yeni görüntüleme tekniği kullanılarak bizim beynimizde yüzyıllardır saptanamamış olan benzer yapılar görüntülenebilir.
Korteksin çoğu kısmı ile iletişim kuruğu bilinen claustrum’un, dil, duyu girdileri işleme ve uzun vadeli planlama yapma gibi işlevler içerdiği düşünülmektedir. 2005 yılında Francis Crick’le birlikte yazdıkları bir makalede Koch, claustrum’u potansiyel bir “bilinç iletkeni” olarak adlandırmıştır. Yeni fark edilip, tanımlanan bu claustrum nöronları, bu mekanizmanın bir parçası olabilir.
Koch’un önderliğinde yapılan bu yeni araştırmada claustrum’ları belirli bir ilaca tepki vererek aktive olan genetiği değiştirilmiş fareler kullanılmıştır.Yani, fareler, ilaç verildiğinde claustrum bölgesindeki beyin hücrelerinde belirli genlerin etkinleşeceği şekilde tasarlanmıştır. Bu ilaç farelere verildiğinde, genler, yeşil bir floresan proteini (Amerikalı biyokimyacı Roger Y. Tsien tarafından geliştirilen) üretir. Ekip, fare beynine ait 10.000 adet kesitsel görüntüyü bir araya getirip, bir bilgisayar uygulaması kullanarak, bu parıldayan 3 nöronun 3 boyutlu şekilde yeniden inşasını oluşturmayı başarırlar.
Ekim 2016 da açıkladıkları bu çalışma, Allen Enstitüsü’nin 3 boyutlu modelleme yaptığı ilk deneyim değil. Daha önce, farenin korteksinin tümünü “gerçek 3 boyutta” haritalandırmışlardır. O tarihte Allen Enstitüsü’nden Lydia Ng şunları söylemiştir: “Korteksi 3 boyutta göstermek ve açıklamak o kadar kolay ve küçük bir iş değildi. Bu datayı elde etmek için pek çok saat hem teknoloji, hem de anatomi uzamanları ile birlikte istişare ederek çalışmamız gerekti.”
Christof Koch, 2014’de Scientific American’da şöyle anlatmıştı, “Klostrum’a doğru giden ak madde liflerine bakan ileri beyin görüntüleme teknikleri, bunun bir sinirsel merkezi istasyon olduğunu ortaya koymaktadır. Korteksin hemen hemen her bölgesi klostruma doğru lif gönderir.”
DNA’nın ikili sarmalı konusuyla ün salan Francis Crick’in 2005’de bir gazetede Koch ile yazdığı yazıda “bilinç iletkeni” adını verdiği Klostrum, beyindeki birçok önemli bölgeye yoğun bir şekilde bağlı. Yazıda, harici ve dahili algılamaların hepsinin tek bir birleştirici ile birleştiğini öne sürdüler, orkestrayı senkronize eden bir şef gibi… Geçtiğimiz yıllarda birkaç garip tıbbi görüş, bu fikri güçlendirdi.
2014 yılında 54 yaşında bir kadın, Washington’daki George Washington Üniversitesi Tıp Fakültesinde epilepsi tedavisine başvurmuştu. Tedavi, epilepsi nöbetlerinin potansiyel kaynağı olan bölgeyi daraltmak için beyninin çeşitli bölgelerinin elektrotlarla nazikçe uyarılmasını içeriyordu. Ancak ekip kadının klostrum bölgesini uyarmaya başladığında, bilincini etkin bir şekilde kapatabileceklerini fark etmişlerdi.
Hipokrat’ın olduğu düşünülen aşağıdaki sözler bilinci çok güzel anlatıyor:
“İnsan bilmeli ki; hazlarımız, neşemiz, kahkahamız, jestlerimiz, üzüntümüz, acımız ve gözyaşlarımız beyinden ve yalnız beyinden kaynaklanır. Beynimizle düşünür, görür, duyar, çirkini güzelden, kötüyü iyiden, hoş olanı nahoştan ayırırız….”
Hipokrat, M.Ö. 400’lerde beyin hasarı görmüş kişileri izleyerek bu sonuçlara varmıştı. Bugün hala bizi biz yapan bilinci yaratan mekanizmaları tam olarak çözmüş değiliz. Bu süreçte önemli bir buluş geçenlerde Maryland’da yapılan bir konferansta duyuruldu. Allen Sinir Bilimi Enstitüsü’nden Christof Koch ve ekibi, bilinçle ilişkili olduğu düşünülen claustrum bölgesinden çıkıp beynin hem sağ hem sol lobuna ulaşan 3 adet nöron bulunduğu duyurdu. Bu nöronların bir tanesi beynin tamamını çevreliyor.
DNA’yı keşfedenlerden biri olarak bilinen ve hayatına nörobilimci olarak devam etmiş olan Francis Crick yıllar önce bilinci yöneten orkestra şefi gibi bir oluşum olması gerektiğini öne sürmüştü. Crick, bu orkestra şefinin beyindeki farklı bölgelerden, farklı zamanlarda gelen bilgiyi birleştirmesi gerektiğini düşünüyordu. Öyle ki mesela bir gülün kokusu, rengi, ismi ve gülle ilişkili bir hatıra, özel bir günde sevgiliye verilen bir gül gibi bilinçli bir deneyime bağlanıyordu.
Crick ve çalışma arkadaşı Christof Koch, claustrum diye adlandırılan, beynin derinlerinde saklı minik, ince bir tabakanın, orkestra şefi işine en iyi aday olduğu görüşündeydi.
Bu yöntemle claustrumdan yola çıkan 3 adet nöronun beynin neredeyse tamamını çevrelediğini gördüler. Nöronların biri Koch’un deyimiyle “dikenli bir taç” gibi beynin tüm çevresinde dolanıyor. Bu şekilde claustrumun, bir orkestra şefi gibi beynin her bölgesinden gelen ve her bölgesine giden sinyalleri koordine ederek bilinci yarattığı düşünülüyor.
Kaynak
Rasyonalist
Sarkaç