Meksika’nın Chihuahua eyaletindeki Naica madeni, dev şeffaf alçıtaşı (selenit) kristalleriyle inanılmaz bir manzara sergiliyor. Ziyaretçileri bambaşka bir dünyaya götüren bu kristaller mağarasında önemli bir keşif yapıldı.
İngiliz The Telegraph gazetesinin haberine göre, NASA Astrobiyoloji Enstitüsü Direktörü Penelope Boston’ın araştırmaları kaysamında, selenit kristallerin içinde çoğu bakteri ve mikroplar olmak üzere 100 farklı yaşam formu tespit edildi. Yüzde 90’ı daha önce hiç görülmemiş olan bu canlı türlerinin 10 bin ila 60 bin yıldır kristallerin içine hapsoldukları ortaya çıktı.
Naica madeninde, bazıları 5 metre boya ulaşan dev kristallerin oluşturduğu ihtişamlı ‘katedraller’ bir volkanik magma sisteminin tam üzerinde yer alıyor. Sıcaklığın 60 dereceye ulaşmasından ötürü astrobiyologlar ortamı adeta cehenneme benzetiyor. Araştırma işte bu yüzden önemli. Direktör Boston ve ekibine göre, madenin olağanüstü şartlarında kristallerin içine hapsolarak hayatta kalmış yaşam formları, başka uzak gezegenlerin zorlu koşullarında benzer hayat biçimlerinin meydana gelebileceğini gösteriyor.
ABD’deki New Mexico Maden ve Teknoloji Enstitüsü’nden bilim insanlarının da katıldığı araştırma ile yeterli ışık ve oksijenden uzaktaki bu izole kristal dünyasındaki antik canlıların sülfür, demir, manganez ve bakır oksit ile beslendikleri belirlendi. Aşırı derecede farklı bu hayat ortamı araştırmacıları hayrete düşürdü.
Naica dev bir antik arazi üzerinde bulunmaktadır. Asırlar boyunca son derece yavaş hızlarda yüksek yer altı sularıyla serin yeryüzü sularının etkileşimi sonucu ve doymuş sülfür iyonlarının tepkimesiyle çok uzun sürelerde oluşmuştur.Mineral içeriği zengin suların yaklaşık 600 bin yıl boyunca mağaranın içine sızmasıyla, kalsiyum sülfat molekülleri tıpkı istif edilmiş tuğlalar gibi dibe çöktü. Önce derinlerdeki bir magma tabakasının yüzeyi zorlayarak fışkırması suları aşırı derecede ısıttı. Ardından yaklaşık bir buçuk milyon yıl önce suyun sıcaklığı düşerek aşağı yukarı 58 °C’ye, yani sudaki kalsiyum sülfatın selenit kristalleri oluşturmasına uygun düzeye indi. Suyla dolu mağaradaki koşulların yüz binlerce yıl neredeyse hiç değişmeksizin aynı kalması, kristallerin şaşırtıcı boyutlara ulaşmasını sağladı.[
Meksika’nın Naica Madenin’de 800 metre derinlikte gömülü olan Kristaller Mağarası’ndaki Narnia benzeri açıklıkta muazzam jips kristalleri bulunuyor. Bunlardan en büyüğü 12 metre uzunluğunda ve 61 ton ağırlığındadır.
Bu mağarayı özel klan sadece kristaller değildir. BBC News’in haberine göre bilim insanları bu heyecan verici mağarada çok uzun bir süredir gözlenmekte olan başka bir şey keşfetti. Bu keşif biyolojik anlayışımızı tamamen değiştirebilir. Mağarada yeni bir mikrobik hayat formu bulundu ve bu şimdiye dek gördüklerimizden oldukça farklı.
Kristallerin içine sıvı konumunda sıkışan mikropların tahmini 50 bin yıldır orada oldukları düşünülüyor. Görünüşe göre manganez ile yaşıyorlar, demir ve diğer metalik elementleri hayatta kalmak için gerekli besin maddelerini üretmek için kullanıyor.
Araştırmacılar kristillerin içindeki ölü olarak çıkardıkları canlıları labaratuvar ortamında canlandırdılar. Nem değerleri %99’a ulaştığında kristal mağarası içinde hava sıcaklığının yaklaşık 58 ° C (136 ° F) olur. Uygun bir koruma olmaksızın , burada bir insan yaklaşık on dakika bilinçli kalabilir.
Hiç kuşkunuz olmasın, bu küçük yaratıkların aşırı dayanıklıdır. Çünkü bu cehennem koşullar altında ayakta kalmayı başarmışlardır. Onların ekstremofil özellikleri bulunmaktadır. Ekstremofiller çoğunlukla tek hücreli olup ekstrem koşullarda yaşama gereksinim duyan ve bu koşullarda optimum olarak gelişen organizmalardır.
Onları keşfeden NASA’nın mikrobiyologlarına göre, halk yada basın şu andaki bilgilere göre komplo teorileri üreteceklerdir. NASA’nın Astrobiyoloji Enstitüsü başkanı Penelope Boston, Amerikan Bilimsel Gelişme Derneği yıllık toplantısında dikkat çekici bulgularını duyurarak, mikropları “süper yaşam” olarak nitelendirdi.
Elimizdeki bilgilere baktığımızda bu keşfin bizi şaşırtmaması gerekir. gerekir. Ekstremofiller tüm dünyada, derin deniz havalandırmalarında, asitli kaplıcalarda, volkanik kraterler içinde ve hatta kabuğun kendisinde bulunmuştur.
Hayat her zaman bir yol bulur. Bizler tam anlamıyla bir trilyonluk tür çeşitliliğinin içinde sadece bir türüz. Seçtiğimiz herhangi bir ortamda başarılı olamamamız, aynı ilkenin mikrobiyoloji dünyası için geçerli olduğu anlamına gelmemektedir.
Kristaller Mağarası içinde eskiden beri var olan ancak yeni keşfedilen mikroplar bize garip gelebilir. Aslında Ekstremofiller bizden daha sıradandır. Soluk mavi noktada yaşayan canlılar arasında “insanlar ” en yabancı olanlardan biridir.
Benzer Uzaylı Ortamları
Europa’nın buzlu kabuğunun altında gizli bir okyanus olabilir. O yeraltı ortamı Naica mağara olduğu gibi “aşırı” olabilir ve yaşamı barındırma ihtimali var.
. Bilim adamları yerler sıcaklık, kimya ve nemin uç yaşama misafirperver görünmese güneş sisteminde başka yerde var olduğunu biliyoruz. Kristallerin Mağarası gösterdiği gibi Ancak, mikroplar bu tür kayalar ve mineraller kaplı bile çöl bölgelerinde veya derin sualtı ya olduğu gibi ekstrem koşullar, yaşayabilir.
Eğer bu sözde “ekstremofiller “ oluştururlar ve zorlu koşullarda gezegenimizin çok başarılı olabilir, o şansı mikropların benzer koşullarda başka dünyalara yok olacağını iyi. Bunlar Mars veya Europa, ya Venüs veya Jüpiter bulutlar belki de çok yabancı ortamlar içerebilir.
Kaynak
wikipedia.com
bizsiziz.com